Şanlıurfa"nın 44 km. güney doğusunda bulunan ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi kent Harran, kendi adıyla anılan ovanın merkezinde kurulmuştur. İlçe nüfusu 2023 yılı TÜİK verilerine göre 98 bin 999 tir. Buna göre nüfusun % 89 'lük bölümü Köylerde % 11'lik bölümü ise merkezde yaşamaktadır.İlçede 99 köy 105 mezra bulunmaktadır.Yukarı Mezopotamya'nın tabii bir parçası olarak kabul edilen İlçe toprakları, Doğudan-Kuzeye kadar uzanan Tek Tek Dağları ile sınırlanan İlçe, dağlık kesimi hariç tutulursa, Kuzeyden Güneye doğru açılan düz ve geniş bir ova görünümü arz eder. Yüzölçümü 704 Km2 'dir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise nispeten ılık geçer. Sıcaklık zaman zaman 40 dereceyi geçmektedir. Aralık ve Ocak aylardı ise en soğuk dönemidir. Bu aylarda gündüzleri 12-14 derece olan sıcaklık bazı geceler, ender de olsa (0) derecenin alına düşebilmektedir.
Bölgenin yağışları en bol olduğu dönem, Ekim-Nisan aylarıdır. Harran Ovasının özlemini çektiği GAP'ın devreye girmesiyle yörenin, makûs talihi değişmiş, sulu tarıma geçilerek büyük bir tarım potansiyeli oluşmuştur. Harran Ovası 852.000 dekardır. Kuru tarımdan sulu tarıma geçen Harran Ovası Türkiye'nin pamuk ihtiyacının yarısını karşılamaktadır. Hububat ekiminde ise Konya Ovasından sonra ikinci sıra gelmektedir.
Tevrat"ta da "Haran" olarak geçen yerin burası olduğu söylenir. İslâm tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamber"in torunlarından Kaynan"a veya İbrahim Peygamber"in kardeşi "Aran"a (Haran) bağlarlar. XIII. yüzyıl tarihçilerinden İbn-i Şeddat, Hz. İbrahim"in Filistin'e gitmeden önce bu şehirde oturduğunu, bu nedenle Harran"a Hz. İbrahim"in şehri de denilmektedir.
Harran, Kuzey Mezopotamya"dan gelerek batı ve kuzey batıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Assurlu tüccarların önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu"dan Mezopotamya"ya, Mezopotamya"dan Anadolu"ya olan ticaret akışının binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış olması bu tarihi kentte zengin bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur.
Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya"daki Assur ve Babillerin politeist inancına dayanan Paganistliğin (Putperestlik) önemli merkezlerinden olması yönüyle de ünlü idi. Bu nedenledir ki Harran"da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir. Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi "Harran Ekolü"dür. İlkçağdan beri varlığı bilinen Harran Üniversitesi"nde dünyaca ünlü birçok bilgin yetişmiştir.
Emevi hükümdârlarından II. Mervan 744 yılında Harran"ı Emevi Devleti"nin başkenti yapmıştır. Emevilerin Asya bölümü 750 yılında Abbâsilere yenilerek Harran"da sona ermiştir. Abbâsi hükümdârı Harun Reşit zamanında "Harran Üniversitesi" dünyada büyük bir ün kazanmıştır.
Bugün Cüllab ve Deysan ırmakları kurumuş olduğundan Harran sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır. Tipik evleri, höyügü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir.
Atatürk Barajı ve Urfa Tünelleri vasıtasıyla Harran Ovası"na akıtılan Fırat Nehri, Harran"ı Tarihteki yeşil ve verimli günlerine tekrar kavuşturmuştur. On yedinci yüzyılın ortalarında (1650 yılları) Harran"ın harap haline yetişen ünlü seyyah Evliya Çelebi burasını, "Şehir harap, evler toprak olup kalesinde insanoğlu kalmamıştır. Ancak kargir camileri, han ve hamamları kalıp diğer harap evler içerisinde çöl Arapları kışlamaktadır" cümleleriyle anlatmaktadır.